İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Seyyid Abbas Araghchinin Konuşması - Cidde
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Seyyid Abbas Arakçinin İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Olağanüstü Toplantısında Konuşması (Cidde - 25 Agustos 1404)
Bismillahirrahmanirrahim
Esselamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuh,
Ekselansları,
Bugün, Gazze'nin kolektif vicdanımıza şok edici bir ayna tuttuğu bir anda toplanıyoruz. Gözlerimizin önünde, tamamen dokunulmaz bir şekilde faaliyet gösteren acımasız bir apartheid rejimi tarafından kuşatma altındaki bir halkın organize bir şekilde yok edilmesi yaşanıyor.
Gazze halkı sistematik olarak katlediliyor, yerleşim alanları tamamen yok ediliyor, hastaneler mezarlığa dönüştürülüyor ve çocuklar tüm insani standartlara açıkça aykırı bir şekilde kıtlık ve aşırı açlığa mahkûm ediliyor. Bu sıradan bir savaş değil. Bu, toplu bir cezalandırma, bir tahakküm politikası ve evet, soykırımın tüm izlerini taşıyan bir saldırıdır.
Bugün, bu suçların failleri açıkça Gazze üzerinde tam ve kalıcı bir askerî kontrol kurma planlarından söz ediyor. Yeni kuşatmalardan, yeni tampon bölgelerden ve yeni tehcirlerden bahsediyorlar ve buna “güvenlik” adını veriyorlar. Ama biz bunun gerçek adını biliyoruz: “Etnik temizlik”; bir halkı parçalara ayırarak geriye sadece yok oluş ya da sürgün seçeneği bırakmaya yönelik sistematik bir çaba.
Uluslararası hukuk çok açıktır. Aç bırakmak ve ayrım gözetmeksizin bombalamak, savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak sınıflandırılmıştır. Aynı şekilde, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi sivillerin hedef alınmasını, evlerin yıkımını ve zorla yerinden edilmeyi yasaklamaktadır. Bu, bir halkı yok etmek amacıyla kasıtlı olarak dayatılan koşullardır — ve bunun yalnızca tek bir adı vardır: Soykırım. Daha ne kadar fazla kanıta ihtiyacımız var?
Tarih bize şunu soracak: Gazze boğulurken, İslam dünyası tek bir sesle konuştu mu? Harekete geçtik mi, yoksa başkalarının bizim yerimize harekete geçmesini ve karar vermesini mi bekledik? Bugün, içi boş kınamalar ve eylemsizlik hiçbir işe yaramıyor.
Ekselansları,
Gazze topraklarının her bir karışından işgalci güçlerin tamamen çekilmesini sağlamak ve barışı tesis etmek için kararlılıkla:
- Yaptırımlar, boykotlar ve uluslararası koordineli baskı dâhil olmak üzere tüm siyasi, ekonomik ve hukuki araçları seferber etmeliyiz;
- Filistin’de işlenen savaş suçlarına ve soykırıma karışan ya da bu suçları mümkün kılan herkese karşı, her düzeyde ve her mahkemede hesap sorma takibimizde olmalıdır;
- Bugün “Büyük İsrail” gibi gülünç hayaller kuran ve Gazze’de kardeşlerimizi katledenlerle tüm ilişkileri derhal kesmeliyiz. Geçmişte işe yaramayan ödün verme/yatıştırma politikalarının gelecekte de işe yaramayacağı kanıtlanmış bir gerçektir.
Aynı zamanda, işgal rejimini silahlandıran, onu uluslararası kınamalardan koruyan ve adaleti veto eden suç ortaklığına da karşı koymalıyız. Bu hükümetler tarafsız olmaktan çok çok uzaktır; zira suça karşı tarafsızlık, tarafsızlık değil, suç ortaklığıdır.
Değerli Meslektaşlarım,
Gazze acıların yaşandığı bir yerden çok daha fazlasıdır. Gazze, bir tanık, bir direniş sembolü ve bize insan onurunun bombalarla küle dönüştürülemeyeceğinin hatırlatıcısır. Gazze halkı, anlamlı desteğimizi bekliyor ve onların direnci, bizi sadece sözle değil, kararlı eylemlerle yanlarında durmaya çağırıyor.
Peygamber Efendimiz (sav) bize İslam ümmetinin tek bir beden gibi olduğunu öğretti. Bugün bu beden acı çekiyor ve Gazze’de kan içinde. Sessizlik, kendimize zarar vermektir. Çare ise cesurca hareket etmektir.
Umut ediyorum ki bu toplantı, tarihin hafızasında yalnızca konuşmaların ve vaatlerin ötesine geçmiş bir buluşma olarak kalacaktır. Bugünün, İslam dünyasının pasif bir tanıktan kararlı bir iradeye, sessizlikten güçlü bir liderliğe dönüştüğü gün olarak hatırlanmasına izin verelim. Korku yerine adaleti, şüphe yerine birliği ve siyaset yerine insanlığı seçtiğimiz gün olsun.
Gazze trajedisinin sadece Müslümanlarla ilgili olmadığını da unutmayalım. Bu, küresel vicdanın bir sınavıdır. Bu nedenle, din veya coğrafya fark etmeksizin tüm milletleri insanlık, adalet ve onurdan yana, yani tarihin doğru tarafında durmaya çağırıyoruz.
Tarih gecikmeyi affetmez. Gazze bekleyemez. Şimdi harekete geçme zamanı
Teşekkürler.